Hayatta en büyük pişmanlıklar, yaptığımız hatalardan değil, yapmaya cesaret edemediğimiz adımlardan gelir. Bir kapı sadece bir süre açık kalır. O kapıdan geçmek için beklemek, kapıyı tamamen kapalı bulmakla sonuçlanabilir. Artık aynı yoldan geçmek istesen bile, manzara değişmiştir. Ancak önemli olan, kapıyı kapatan değil, kendi yolunda huzuru bulandır. Kendi değerini bilen, başkasının cesaretini beklemeyi bırakır.
Hayatımızda bir şeyleri yapmaya cesaret etmezsek, korkaklık yaparak risk almaktan kaçarsak istediğimiz şeylere ulaşamayız. Çünkü biz risk almadığımız sürece o istediğimiz şeyler kendiliğinden bize gelmeyecek. Korkarak bir şeyleri beklemenin hayatımıza hiçbir faydası olmaz. Şimdiye kadar korkak olan bir kaç insanla karşılaştım ve onların pişmanlıklarından biri de zamanında risk alsa yapabilecekleri şeyleri cesaret edemeyip yapamamaları. Bu hayatın her alanında geçerli bence. Arkadaşlık ilişkilerinde, iş hayatında ve daha bir sürü yerde bir şeye cesaret edemezseniz cesaret edebilecek olan başka biri sizin yerinizi kolaylıkla alır. Çünkü sizi mi seçerler yoksa girişken, risk almayı göze alabilen birini mi?
Sizlerin de onlardan bir farkı yok veya sizden çok daha iyi değiller. Onlar da risk ala ala gelişiyorlar. İş hayatında mesela. Başta aynı zamanda mezun olduğunuz arkadaşlarınızdan hiç kimsenin sizden fazla bilgisi yok. Risk alarak, tecrübe ederek bir şeyleri öğrenip iyi bir konuma geldiler. Evde oturup “acaba bu işi yapabilecek miyim , ya yapamazsam ne olacak? ” diye bir sürü düşünce içinde boğulmak yerine risk alın!
“Risk almayanlar, korkaklık yapıp keşkelerle yaşayanlar, yaşayabilecekleri her şeyi kendi elleriyle mahvetmişlerdir. “


O, bu kadar korkak biri olmasaydı belki de şu anda hala konuşuyor olurduk..