Her sabah alarm sesiyle başlayan bir gün, koşturmaca içinde geçen saatler, yapılacaklar listesi, sorumluluklar, beklentiler… Kendimize ayırdığımız zaman çoğu zaman bu gürültünün arasında kaybolup gidiyor. Oysa ruhumuzun en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de yalnızca bir nefeslik mola.

Kendimize zaman ayırmak, sadece keyifli bir an geçirmekten çok daha fazlasıdır. Bu, iç sesimizi duymak, duygularımızı tanımak ve zihinsel sağlığımızı korumak için gereklidir. Sürekli bir şeyler yapmaya çalışırken, aslında kendi iç dünyamızla olan bağımızı zayıflatabiliyoruz. Bir kahve molası, kısa bir yürüyüş ya da sevdiğimiz bir hobiyle ilgilenmek bile bizi yeniden şarj edebilir.

Çoğu kişi “Vaktim yok” diyerek geçiştirir bu ihtiyacı. Ama gerçek şu ki, zamanımız yoksa yaratmak zorundayız. Telefon ekranında geçirilen fazladan 20 dakikayı meditasyona, okumaya ya da spor yapmaya dönüştürmek elimizde. Bu küçük değişimler, büyük etkiler yaratabilir.

Her sabah birkaç dakikalık spor, gece yatmadan önce birkaç satır kitap okumak, pencereden dışarı bakıp derin bir nefes almak… Bunlar hayatı yavaşlatmanın ve kendine dokunmanın yolları. Unutma, kendine ayırdığın zaman bencillik değil; öz sevgidir.

Dünya dönmeye devam edecek, yapılacak işler hiçbir zaman tamamen bitmeyecek. Ama sen teksin ve varlığın değerli. Hayatına küçük molalar serpiştir, ruhuna iyi bak. Çünkü sen, kendine en çok gereken kişisin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir